O gürültüye katlanamam.
- I can't stand that noise.
Gürültüden dolayı uyuyamıyoruz.
- We can't sleep because of the noise.
Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
- I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
Onlar arkalarında bir ses duydular.
- They heard a noise behind them.
Çocuklara sessiz kalmalarını emrettim, ama onlar gürültü yapmaya devam ettiler.
- I ordered the children to stay quiet, but they kept on making noise.
Benim için sürpriz oldu, kapı sessizce açıldı.
- Much to my surprise, the door opened noiselessly.
Gürültü çalışmamı engelledi.
- Noises interfered with my studying.
Lütfen gürültüyü engeller misin?
- Would you please keep the noise down?
He knew that it was trash day, when the garbage collectors made all the noise.
He noised about that he wanted the promotion, unwilling to ask for it but wanting it to be talked about.