O artık öfkesini tutamadı.
- He could no longer contain his anger.
Artık onu istemiyorum.
- I no longer want that.
Tom alışkın olduğu şekilde daha fazla yaşamayı göze alamaz.
- Tom can no longer afford to live in the style he is accustomed to.
Tom daha fazla kendini kontrol edemedi.
- Tom could no longer control himself.