Aslında bir pınar vardı, ama kurumuştu.
- There was a spring indeed, but it was dry.
Esperanto aslında zor değil.
- Esperanto indeed is not difficult.
Doğrusunu söylemek gerekirse, o, dilini koparabilirdi.
- Indeed, he could have bitten off his tongue.
Doğrusu çok şey biliyorsunuz ama onları öğretmede iyi değilsiniz.
- Indeed you know a lot of things, but you're not good at teaching them.
O gerçekten çok zeki.
- He is very clever indeed.
Hayat gerçekten de iyi bir şeydir.
- Life is indeed a good thing.
O gerçekten çok zeki.
- He is very clever indeed.
Gerçekten çok genç ama yaşına göre çok tecrübeli.
- Indeed he is young, but he is well experienced for his age.