Burada yararsız bir sürü ıvır zıvırdan başka bir şey yok.
- There's nothing in here but a lot of useless junk.
Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.
- All my efforts turned out to be useless.
İşe yaramaz şeyi atın.
- Leave out anything that is useless.
Veri tamamen işe yaramaz.
- The data was completely useless.
Tom'un yeni aleti harika ama faydasız.
- Tom's new gadget is cool, but useless.
Bilgi oldukça faydasızdı.
- The information was quite useless.
Neden okulda çok fazla kullanışsız şey öğreniyoruz?
- Why do we learn so much useless stuff in school?
Onun önerileri tamamen kullanışsız.
- His suggestions are completely useless.
Tom'un işe yaramaz olduğunu biliyordum.
- I knew Tom was no good.
Doğa hiçbir şeyi boşuna yapmaz.
- Nature does nothing uselessly.
We tried pushing the car out of the mud but it was no good.
That boy's no good. Don't get involved with him!.
... manufacturer in the world. It used to be the United States of America. A lot of good people ...
... as the first time as usual person there's a good austrians ...