Ummak bir strateji değildir.
- Hope is not a strategy.
John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
- John is not as old as Bill; he is much younger.
Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
- There was nothing but an old chair in the room.
Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I've got nothing to say to him.
Neyin doğru olmadığını asla söylemem.
- I never say what is not true.
Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
- If it had not been for her help, you would never have done it.
Katiyen yapmayacaksın.
- You'll do nothing of the kind.
Tüm gün katiyen bir şey yemedim.
- I ate absolutely nothing the whole day.