nitekim

listen to the pronunciation of nitekim
Turkish - English
as a matter of fact

As a matter of fact, Tom did that by himself. - Nitekim, Tom bunu tek başına yaptı.

As a matter of fact, God wants man to disobey. To disobey is to seek. - Nitekim Tanrı insanın itaat etmesini istiyor. Itaatsizlik etmek aramaktır.

as ... so
thusly
so and so
just as ...; in the same way ..., likewise ...: Ben anlayamadım, nitekim sen de anlamış değilsin. Just as I didn't understand it, neither did you. Kardeşine onu öğrettim. Nitekim ona da öğreteceğim. I taught it to her brother. Likewise I'm going to teach it to her
thus

And thus he failed the exam. - Ve nitekim sınavı kaybetti.

a matter of fact
Turkish - Turkish
Sonuç olarak: "Nitekim, kendisi de bunu anlamış gibi, vapurda bütün yolculuğumuz boyunca bir köşeye çekilip oturmuş."- Y. K. Karaosmanoğlu
Gerçekten, nasıl ki, hakikaten: "Arkanda idi, nitekim köşke kadar arkandan ayrılmadı, daima arkanda bulunacak."- R. H. Karay
Sonuç olarak
Gerçekten, nasıl ki, hakikaten
NİTEKİM
(Hukuk) Gerçekten, hakikaten; şu da gösterir ki
nitekim
Favorites