As a matter of fact, Tom did that by himself.
- Nitekim, Tom bunu tek başına yaptı.
As a matter of fact, God wants man to disobey. To disobey is to seek.
- Nitekim Tanrı insanın itaat etmesini istiyor. Itaatsizlik etmek aramaktır.
And thus he failed the exam.
- Ve nitekim sınavı kaybetti.