Tom eventually told me what I should do.
- Tom nihayetinde ne yapmam gerektiğini söyledi.
Eventually, Tom found out what had happened.
- Nihayetinde Tom, olanları öğrendi.
She is a child after all.
- Nihayetinde o bir çocuk.
Well, OK, Willie finally agreed.
- Tamam, pekala, Willie nihayet kabul etti.
He finally became the president of IBM.
- O, nihayet IBM'in başkanı oldu.
He eventually married her.
- Nihayet evlendi onunla.
I was eventually released.
- Nihayet serbest bırakıldım.
He finally comes out after all these years.
- O bütün bu yıllardan sonra nihayet çıkıp geldi.
The baby turned out to be a girl after all.
- Nihayet bebeğin bir kız olduğu ortaya çıktı.
Tom finally got here around lunch time.
- Tom nihayet öğle yemeği sırasında buraya geldi.
Finally I have time to reply to the mail I received these three weeks.
- Nihayet bu üç hafta içinde aldığım postayı yanıtlamak için zamanım var.
At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.
- Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.
When Tom finally decided to come out of the closet, everyone already knew that he was gay.
- Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
At last, they ceased working.
- Nihayet, çalışmayı sona erdirdiler.
At last, spring has come to this part of Japan.
- Nihayet, Japonya'nın bu bölümüne bahar geldi.
At least, we finished the first part.
- Nihayet, ilk bölümü bitirdik.
Tom has finally finished doing that.
- Tom nihayet onu yapmayı bitirdi.
At last, they ceased working.
- Nihayet, çalışmayı sona erdirdiler.
At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.
- Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.
Sonunda doktorun sekreteri Tom'un ismini çağırdı.
- Nihayet doktorun sekreteri Tom'un adını seslendi.
Tom sonunda kabullenmeye karar verdiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
Sonunda doktorun sekreteri Tom'un ismini çağırdı.
- Nihayet doktorun sekreteri Tom'un adını seslendi.
Tom sonunda kabullenmeye karar verdiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.
- Tom nihayet eşcinsel olduğunu itiraf ettiğinde herkes zaten onun eşcinsel olduğunu biliyordu.