Akşam karanlığında, yirmi dokuz kişilik bir grup o otele geldi.
- At nightfall, a group of twenty-nine came into that hostelry.
Gökyüzünün görünümünü bakılırsa, biz akşam üzeri bir duş olabiliriz.
- Judging from the look of the sky, we might have a shower before nightfall.
O her zaman koyu giysiler giyer.
- He always wears dark clothes.
Tom evinde koyu renklerden hoşlanmaz.
- Tom doesn't like dark colors in his home.
O koyu renkli bir kazak giymişti.
- He wore a dark sweater.
Tom evinde koyu renklerden hoşlanmaz.
- Tom doesn't like dark colors in his home.
Eğer o çok mutluysa, romanları neden bu kadar kasvetli?
- If he's such a happy person, why are his novels so dark?
Karanlıkta loş bir ışık gördük.
- We saw a dim light in the darkness.
Beth kötü erkek kardeşinden dolayı karanlıktan korkuyor.
- Beth is afraid of the dark because of her evil brother.
Hava karardı ve daha da kötüsü yağmur yağmaya başladı.
- It got dark, and what was worse, it began to rain.
O, uzun boylu, esmer ve yakışıklı.
- He's tall, dark, and handsome.
Tom esmer ve yakışıklıdır.
- Tom is dark and handsome.
Tom Mary'ye en gizli sırrını fısıldadı.
- Tom whispered his darkest secret to Mary.
Onun gizli bir sırrı var.
- He has a dark secret.