Susan ve Betty severim ama Susan'ın daha hoş olduğunu düşünüyorum.
- I like both Susan and Betty, but I think Susan is the nicer.
Dağlar uzaktan daha hoş görünür.
- The mountains look nicer from a distance.
Dağlar uzaktan daha hoş görünür.
- The mountains look nicer from a distance.
Bir kırmızı araba ve bir beyaz olanı gördüm.Kırmızı olan beyaz olandan daha hoş görünüyordu.
- I saw a red car and a white one. The red one was nicer looking than the white one.
Noriko gerçekten sevimli bir kişi, değil mi?
- Noriko really is a nice person, isn't she?
Bob sevimli bir kişidir.
- Bob is a nice person.
Tom'un yaptığı ev gerçekten hoş.
- The house that Tom built is really nice.
Romada hoş bir zaman geçiriyoruz.
- We are having a nice time in Rome.
Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.
- It must be nice to have friends in high places.
Havanın güzel olup olmayacağını merak ediyorum.
- I wonder if it will be nice.
Leyla güzel bir şekilde giyindi.
- Layla dressed nicely.
O çok güzel bir şekilde sorulan bir soru değil.
- That's not a very nicely asked question.
Neden sadece bana karşı şirinsin?
- Why are you only nice to me?
Tom gerçekten çok şirin.
- Tom is really very nice.
Bana karşı çok naziktin, ve ben gerçekten hoş bir yolculuk yaptım. Çok teşekkür ederim.
- You were so nice to me, and I had a really pleasant trip. Thanks so much.
Bana güzel bir hediye verdiğiniz için çok naziktiniz.
- It was very kind of you to give me a nice gift.
Kel olmakla ilgili güzel şeylerden biri, asla kötü bir saçlı bir gününün olmamasıdır.
- One of the nice things about being bald is that you never have a bad hair day.
O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz.
- He is very nice. He never speaks ill of others.
Kavun, tatlı kokuyor ve tadı çok güzel.
- The melon smells sweet and tastes very nice.
O, tatlı genç bir adam oldu.
- He became a nice young man.
Çok kibarsın diye Willie yanıtladı.
- That's very nice of you, Willie answered.
O, kibar genç bir adamla tanıştı.
- He met a nice young man.
O gerçekten iyi bir kız.
- She's a really nice girl.
Buranın yakınında iyi bir Tayland restoranı var.
- There's a nice Thai restaurant near here.
Beni yolcu etmeye gelmeniz bir inceliktir.
- It's nice of you to see me off.
So the CEO of ScamCo is going to prison? Couldn't happen to a nicer guy.
What is a nice person like you doing in a place like this?.
The soup is nice and hot.
A third-term senator holds a nice level of seniority.
Fermat believed he had a nice proof of his theorem.
Why it should have attained such longevity is a nice question.
He dresses real nice.