Bob sevimli bir kişidir.
- Bob is a nice person.
Tom gerçekten son derece sevimli.
- Tom is really awfully nice.
Bunlar iki hoş resimdir.
- These are two nice pictures.
Bir kırmızı araba ve bir beyaz olanı gördüm.Kırmızı olan beyaz olandan daha hoş görünüyordu.
- I saw a red car and a white one. The red one was nicer looking than the white one.
Ne güzel bir sürpriz!
- What a nice surprise!
Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.
- It must be nice to have friends in high places.
Leyla güzel bir şekilde giyindi.
- Layla dressed nicely.
O çok güzel bir şekilde sorulan bir soru değil.
- That's not a very nicely asked question.
Tom güzel giyinmişti.
- Tom was nicely dressed.
Onun güzelce çalıştığını düşündüm.
- I thought it worked nicely.
Tom gerçekten çok şirin.
- Tom is really very nice.
Tom gerçekten şirin bir adamdı.
- Tom was a really nice guy.
Bana böylesine güzel bir hediye gönderdiğiniz için çok naziksiniz.
- It is very kind of you to send me such a nice present.
Hemşireler çok nazik.
- The nurses are very nice.
Tom Mary'ye çok iyi davranmaz.
- Tom doesn't treat Mary very nicely.
Tom Mary'ye çok iyi davranmadı
- Tom didn't treat Mary very nicely.
O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz.
- He is very nice. He never speaks ill of others.
Kel olmakla ilgili güzel şeylerden biri, asla kötü bir saçlı bir gününün olmamasıdır.
- One of the nice things about being bald is that you never have a bad hair day.
Leyla çok hoş tatlı bir kadındı.
- Layla was a very nice sweet woman.
Kavun, tatlı kokuyor ve tadı çok güzel.
- The melon smells sweet and tastes very nice.
Tom'un çok kibar olduğunu hatırlamıyorum.
- I don't remember Tom being so nice.
O, kibar genç bir adamla tanıştı.
- He met a nice young man.
Havanın o kadar iyi olması tesadüftür.
- It is lucky that the weather should be so nice.
O gerçekten iyi bir kız.
- She's a really nice girl.
Beni yolcu etmeye gelmeniz bir inceliktir.
- It's nice of you to see me off.
Leyla güzel bir şekilde giyindi.
- Layla dressed nicely.
O çok güzel bir şekilde sorulan bir soru değil.
- That's not a very nicely asked question.
İnsanları ziyaret etmek ziyaret edilmekten daha hoştur.
- Visiting people is nicer than being visited.
Susan ve Betty severim ama Susan'ın daha hoş olduğunu düşünüyorum.
- I like both Susan and Betty, but I think Susan is the nicer.
Tom şimdiye kadar tanıştığım en hoş erkeklerden biri.
- Tom is one of the nicest guys I've ever met.
Tom, tanıştığım en hoş erkeklerden birisi.
- Tom's one of the nicest guys I've ever met.
Bir kırmızı araba ve bir beyaz olanı gördüm.Kırmızı olan beyaz olandan daha hoş görünüyordu.
- I saw a red car and a white one. The red one was nicer looking than the white one.
İnsanları ziyaret etmek ziyaret edilmekten daha hoştur.
- Visiting people is nicer than being visited.
Ateş artık güzelce yanıyor.
- The fire's blazing nicely now.
Tom'un yaratıcı düşüncesi Mary'nin örgütsel yeteneklerini güzelce tamamladı.
- Tom's creative thinking nicely complemented Mary's organizational talents.
Tom Mary'ye çok iyi davranmadı
- Tom didn't treat Mary very nicely.
Tom Mary'ye çok iyi davranmaz.
- Tom doesn't treat Mary very nicely.
Lütfen şimdi bana kibarca davran.
- Please treat me nicely now.
What is a nice person like you doing in a place like this?.
The soup is nice and hot.
A third-term senator holds a nice level of seniority.
Fermat believed he had a nice proof of his theorem.
Why it should have attained such longevity is a nice question.
He dresses real nice.
He lookt askew with his mistrustfull eyes, / And nicely trode, as thornes lay in his way, / Or that the flore to shrinke he did auyse .
... The shoulderpads, you did a nice job with the duct tape. ...
... Nice to meet you. ...