nice, judicious, keen, exact, indicating the crisis of a disease

listen to the pronunciation of nice, judicious, keen, exact, indicating the crisis of a disease
English - Turkish

Definition of nice, judicious, keen, exact, indicating the crisis of a disease in English Turkish dictionary

critical
ciddi

Gergedanın üç türü ciddi olarak tehlike altında. - Three species of rhinoceros are critically endangered.

critic
{i} eleştirmen

O bir eleştirmen olarak gittikçe daha çok ünlü oldu. - He became more and more famous as a critic.

O yazardan ziyade eleştirmendir. - He is a critic rather than a novelist.

critical
{s} eleştirici

Bu kadar eleştirici olmayın. - Don't be so critical.

critical
{s} eleştirel, değerlendirme amacıyla yapılan
critic
eleştiren kimse
critical
eleştirel

Eleştirel düşünme nedir? - What is critical thinking?

Ben çok eleştirel olabileceğimi düşünmekteyim. - I've been thinking that I may have been too critical.

critical
eleştiren
critic
{i} kusur bulup duran kimse
critic
{i} tenkitçi, olumsuz noktalar üzerinde duran kimse
critic
{i} muhalif

Tom'un bir sürü muhalifleri vardı. - Tom had many critics.

Bu yazar ABD'nin bir süper güç olarak rolünün önde gelen bir muhalifidir. - This author is a prominent critic of the role of the United States as a superpower.

critic
muhalif kimse
critic
{i} karşı olan kimse
critic
{i} eleştirici

Bu kadar eleştirici olmayın. - Don't be so critical.

critic
bir şeyin değerini öIçen kimse
critical
dönüm noktasınacritical condition buhranlı durum
critical
(Tıp) Hastalık nöbetiyle ilgili, kriz'le ilgili
critical
eleştiri mahiyetinde
English - English
{a} critic
{a} critical
nice, judicious, keen, exact, indicating the crisis of a disease
Favorites