next to.

listen to the pronunciation of next to.
English - Turkish
komşu
bitişik

Tom Mary'ye bitişik bir koltuk aldı. - Tom took a seat next to Mary.

Bir bebek dişine bitişik bir yetişkin dişi geldi. - An adult tooth came in right next to a baby tooth.

neredeyse

İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız. - The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.

Tom'un cüzdanında neredeyse bir şey yok. - Tom has next to nothing in his wallet.

yakınındaki
-e bitişik
-e yakın
bitişiğinde

Çelik binanın bitişiğinde papatyalar var. - There are daisies next to the steel building.

hemen yanındaki
hemen hemen
hemen yanında
abeam
(Askeri) DİKLEMESİNE: Nispi olarak yaklaşık 090° veya 270°'lik kerteriz; bir aracın boy eksenine dik açıda olan; omurgaya dikey olarak; bordanın tam ortası hizasında
abeam
(denizcilik) apazlama
abeam
omurgaya dik olarak
next to
yanında

Evimin yanında birkaç dükkân var. - There are a few shops next to my house.

Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum. - Next to him, I'm the fastest runner in our class.

next to
-in yanında, -e bitişik; -in yakınındaki
next to
yandırmak
abeam
omurgaya dik açıda
abeam
omurgaya dikey olarak
abeam
apazlama
abeam
bordanın tam ortası hizasında
English - English
abeam

She came abeam the crippled ship.

Immediately following or preceding in a sequence; just subsequent or previous

When you start the next to the last roll, get some more paper.

Beside; alongside

Do you mind if I sit next to you?.

Almost; nearly

It is next to impossible to get him to admit it, but writes very well.

{e} beside, near, by
next to.

    Hyphenation

    next to

    Videos

    ... But notice that in German right next to it right over ...
    ... Maybe if I dance next to this guy, he'll recognize his urge ...
Favorites