next before the present; as, i saw him last week

listen to the pronunciation of next before the present; as, i saw him last week
English - Turkish

Definition of next before the present; as, i saw him last week in English Turkish dictionary

last
son

Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03 - Date of last revision of this page: 2010-11-03

Devenin belini kıran son saman çöpü. - The last straw breaks the camel's back.

last
{f} sürmek

Tom son dört yılda iki kez alkollü araba sürmekten mahkûm edildi. - Tom has been convicted of drunken driving twice in the last four years.

last
{s} geçen

Bu, bizim geçen sene kaldığımız oteldir. - This is the hotel where we stayed last year.

Geçen yıl Londra'ya gittik. - We went to London last year.

last
{f} dayanmak
last
bitmemek
last
son olarak

Tom son olarak vardı. - Tom was the very last to arrive.

Son olarak o Amerika'ya gitti. - Lastly, she went to America.

last
herkesten sonra
last
en son

Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim. - The last time I went to China, I visited Shanghai.

Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler. - The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.

last
herşeyden sonra
last
{f} sür

Yağmur bir hafta sürdü. - The rain lasted a week.

Yağmur beş gün sürdü. - The rain lasted five days.

last
{i} ölüm

Tom geçen yaz yakın bir ölüm deneyimi yaşadı. - Tom had a near death experience last summer.

Sadece ölüm kaldığında, son çare yiyecek için yalvarmaktır. - When only death remains, the last resort is to beg for food.

last
en sonra
last
{i} kundura kalıbı
last
sonuncu olarak
last
(zarf) son, sonunda, sonuç olarak, son kez, son olarak
last
en nihayet
last
gayet
last
son kez

Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı. - I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.

Sana borç para vereceğim, ama aklında bulunsun, bu son kez. - I'll lend you money, but mind you, this is the last time.

last
son mudafaa
English - English
last
next before the present; as, i saw him last week
Favorites