Sen buna inanmayabilirsin, ama yine de doğru.
- You may not believe it, but it is nonetheless true.
Dünyada 7 milyar insan var, ve ben hâlâ yine de yalnızım.
- There are seven billion people in the world, and yet I am nonetheless alone.
Her şeye rağmen, o, çocukları seviyordu ve işinden memnundu.
- Nonetheless, she loved the children and was content with the work.