İsa, Galilee Denizi boyunca geçerken, Simon ve kardeşi Andrew'in göle bir ağ attıklarını gördü.
- As Jesus passed along the Sea of Galilee, he saw Simon and his brother Andrew casting a net into the lake.
Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
- Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
Kelebekleri bir fileyle yakaladım.
- I captured butterflies with a net.
Şebeke gösterinizi başka bir zaman aralığına taşıyor.
- The network is moving your show to another time slot.
Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
- Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
Dünyanın en zengin insanlarının toplam net serveti 2016 yılında % 18 artarak 7.67 trilyon dolara yükseldi.
- The total net worth of the world's richest people rose by 18% in 2016 to $7.67 trillion.
Sami'nin net serveti milyonlarca idi.
- Sami's net worth was in the multi-millions.
Geçen yıl net kârınız neydi?
- What was your net profit last year?
Net ağırlık üç kilogram.
- The net weight is three kilograms.
O her hafta sonunu internette sörf yaparak geçirir.
- He spends every weekend surfing the Net.
Bu resmi internette hiç görmedim.
- I have never seen this picture on the net.
Tom cibinlik altında uyudu.
- Tom slept under mosquito netting.
The Web is just part of the Net.
Petri net.
The company nets $30 on every sale.
Her brest all naked, as net iuory, / Without adorne of gold or siluer bright .
net profit ; net weight.
Every party is netting their position with a counter-party.
The striker headed the ball into the net to make it 1-0.
net result; net conclusion.
Evans netted the winner in the 80th minute.
caught in the prosecuting attorney's net.
Heath's home is defined as net-zero, which means it produces as much energy as it consumes throughout the year.
Nett price; nett weight.
You should make your attitude clear.
- Tavrını net olarak belirlemelisin.
Tom made it quite clear why we had to have the job finished by 2:30.
- Saat 2.30'a kadar niçin işi bitirtmek zorunda olduğumuzu Tom gayet net açıkladı.
The birthday pictures are very sharp.
- Doğum günü fotoğrafları çok net.
I just want a straight answer. Nothing more.
- Sadece net bir cevap istiyorum. Daha fazla bir şey değil.
I can't get a straight answer from Tom.
- Tom'dan net bir cevap alamıyorum.
I just want a straight answer. Nothing more.
- Sadece net bir cevap istiyorum. Daha fazla bir şey değil.
My dream was blurry, that is why I could not interpret it.
... future net reputations. ...
... about their net reputation. ...