Tom gergin biçimde izledi.
- Tom watched nervously.
Tom gergin biçimde içeri girdi.
- Tom nervously entered.
Mary sinirli olarak tırnaklarını çiğnedi.
- Mary chewed on her nails nervously.
O sinirli olarak güldü.
- He laughed nervously.
Çok asabi ve her zaman huzursuz.
- She is very nervous and is always ill at ease.
Hiç de asabi değilim.
- I'm not nervous at all.
Çok sinirli olmak zorunda değilsin.
- You don't have to be so nervous.
Tom çok sinirli gibi görünüyor.
- Tom looks like a nervous wreck.
Fazla gergin görünmemeye çalış.
- Try not to look so nervous.
Tanık duruşmada konuştuğu sırada gergin görünmüyordu.
- The witness did not seem nervous when he spoke at the trial.
Pasaportumu bulamadığımda çok sinirlendim.
- I became very nervous when I couldn't locate my passport.
Sinirli insanlar başlarını kaşırlar.
- Nervous people will scratch their heads.
Tom'un ürkekliği fark edilebiliyordu.
- Tom's nervousness was noticeable.
Tom gerçekten utangaç ve ürkekti.
- Tom was really shy and nervous.
Tom biraz sinirli ve endişeli görünüyor.
- Tom looks somewhat nervous and apprehensive.
Yeni çocuğun sinirsel bir kekemeliği vardı.
- The new boy had a nervous stammer.
Tom asabiyetini saklamaya çalıştı.
- Tom tried to hide his nervousness.
Ben kaygılı ve heyecanlıyım.
- I'm nervous and excited.
Ben kaygılı ve heyecanlıyım.
- I'm nervous and excited.
Tom sinirli ve heyecanlı.
- Tom is nervous and excited.
Tom bir sinir bozukluğu çekiyor.
- Tom is suffering from a nervous disorder.
Finaller yaklaşırken neredeyse sinir krizi geçirecektim.
- As finals approached, I nearly had a nervous breakdown.
Tom o kadar gergindi ki neredeyse kusacaktı.
- Tom was so nervous that he almost threw up.
He paced nervously as he waited for the important phone call.