neredeyse hiç

listen to the pronunciation of neredeyse hiç
Turkish - English
hardly

He hardly studies chemistry. - O, neredeyse hiç kimya çalışmaz.

Tom hardly ever watches TV. - Tom neredeyse hiç TV izlemez.

scarcely

I could scarcely breathe. - Neredeyse hiç nefes alamadım.

They have scarcely gone out since the baby was born. - Bebek doğduğundan beri neredeyse hiç dışarı çıkmadım.

only just
next to nothing
hardly any

There's hardly any hope that he'll win the election. - Onun seçimi kazanacağına dair neredeyse hiç umut yok.

There's hardly any coffee left in the pot. - Demlikte neredeyse hiç kahve yok.

neredeyse hiç
Favorites