O, konuşmayı komşular hakkındaki dedikodu ile tatlandırmaya çalıştı.
- She tried to spice up the conversation with gossip about the neighbors.
Depremden sonra komşularımın dehşetini duydum.
- I felt the terror of my neighbors after the earthquake.
Japonya ve Güney Kore komşudur.
- Japan and South Korea are neighbors.
O, komşularımdan biri.
- He is one of my neighbors.
Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum.
- I only want to be a good neighbor.
Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum.
- I just want to be a good neighbor.
Biz bitişikteki komşuyuz.
- We're next-door neighbors.
Tom Mary'ye bitişik komşuya gitmesini ve komşunun yardıma ihtiyacı olup olmadığını anlamasını söyledi.
- Tom told Mary to go next door and see if the neighbors needed any help.
... contribute to society care about our neighbors ...
... Because you guys are neighbors, right? ...