There are some performances that leave one breathless.
- Birini nefes nefese bırakan bazı performanslar vardır.
He leaves you breathless.
- O seni nefes nefese bırakır.
Tom is out of breath and needs to take a break.
- Tom nefes nefese ve bir molaya ihtiyacı var.
She was out of breath from walking up and down hills.
- O, tepelerde aşağı yukarı yürürken nefes nefese idi.
Tom waited breathlessly.
- Tom nefes nefese bekledi.