Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
- We aim to satisfy our customers' wants and needs.
Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.
- Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.
Onlar yaşlı insanların özel ihtiyaçlarını dikkate alamadılar.
- They failed to take into account the special needs of old people.
Amerikalıların Çin'e seyahat etmeleri için bir vizeye ihtiyaçları var.
- Americans need a visa to travel to China.
O, kahrolası aşk sözlerine ihtiyaç duyuyordu.
- She needed fuckin' words of love.
Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
- At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
Bana ilaç gerekiyor. Eczane nerede?
- I need medicine. Where is the pharmacy?
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
- We aim to satisfy our customers' wants and needs.
Sanırım benim yardımıma gereksinimin var.
- I think you need my help.
Güney Amerika'da onlara ihtiyaç duyuldu.
- They were needed in South America.
Ne kadar yaşlanırsanız, uykuya o kadar az ihtiyaç duyarsınız.
- The older you get, the less sleep you need.
Bizim karşılıklı sorunumuza bir çözüm bulmak için birlikte çalışmamız gerekmektedir.
- We need to work together to find a solution to our mutual problem.
Dünya'nın petrol yerine yeni enerji kaynakları geliştirmesi gerekmektedir.
- The world needs to develop new energy sources in place of oil.
Fakir olmak az şeye sahip olmak değil fakat çok şeye ihtiyacı olmaktır.
- To be poor is not to have little, but to need much.
Tom ihtiyaç duymadığı birkaç şey satın aldı.
- Tom bought a few things he didn't need.
Avrupa hiç kimseye ihtiyaç duymaz.
- Europe doesn't need anyone.
Eğer bir yere gitmen gerekirse, ben gelip seni alabilirim.
- If you need a ride, I could come and get you.
Gitmem gerekirse kendim giderim.
- I'll go myself if I need to.
Sanırım benim yardımıma gereksinimin var.
- I think you need my help.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
- We aim to satisfy our customers' wants and needs.
We must needs do this.
But if needs be, it is an ideal for which I am prepared to die. — Nelson Mandela.
One must needs run when the devil drives.
Living things need water to survive.
Our needs are not being met.
You need not go if you don't want to.
More ample spirit, then hitherto was wount, / Here needes me .
I've always tried to have few needs beyond food, clothing and shelter.
He has special needs.
Aren't you in need of help?
- Aren't you in need of help?
... that the company needs you to work ...
... characters are animals cabin carved out in the sky when she needs ...