Ben gereksiz riskler almam.
- I don't take needless risks.
Bu gereksiz işlevi ne için eklediler?
- What did they add this needless function for?
O, kahrolası aşk sözlerine ihtiyaç duyuyordu.
- She needed fuckin' words of love.
Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur.
- In many parts of the world, there is not enough food to meet everyone's needs.
Uygun bir güvenlik duvarı sistemiyle bu sunucuyu yapılandırmam gerekiyor.
- I need to configure this server with an appropriate firewall system.
Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
- At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
Fabrikamızın birçok makineye gereksinimi var.
- Our factory needs a lot of machinery.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
- We aim to satisfy our customers' wants and needs.
Ben hiçbir canlıyı küçümsemiyorum. Tabii ki ben Allah değilim. Ben de kulum; hatalarım olmuştur, yalanlamıyorum.
- I don't look down upon any living being. Needless to say, I'm no God. I'm a human being myself; I may have made mistakes, I do admit.
Tom ihtiyaç duyduğu tüm zamanı alabilir
- Tom may take all the time he needs.
Fabrika işçilerinin aileleri okul, hastane ve mağazalara ihtiyaç duyar; böylece bu hizmetleri sağlayacak daha fazla insan yaşamak için bu bölgeye gelir ve de bir şehir oluşur.
- The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.
Dünya'nın petrol yerine yeni enerji kaynakları geliştirmesi gerekmektedir.
- The world needs to develop new energy sources in place of oil.
Bizim karşılıklı sorunumuza bir çözüm bulmak için birlikte çalışmamız gerekmektedir.
- We need to work together to find a solution to our mutual problem.
Fakir olmak az şeye sahip olmak değil fakat çok şeye ihtiyacı olmaktır.
- To be poor is not to have little, but to need much.
Sakalı var ve bu yüzden traş olmaya ihtiyaç duymaz.
- He has a beard, and therefore he doesn't need to shave.
Gittiğin yerde buna ihtiyaç duymayacaksın.
- You won't be needing that where you're going.
Gerekirse seninle giderim.
- If need be, I'll go with you.
Gitmem gerekirse kendim giderim.
- I'll go myself if I need to.
Fabrikamızın birçok makineye gereksinimi var.
- Our factory needs a lot of machinery.
Sanırım benim yardımıma gereksinimin var.
- I think you need my help.
Neden gereksiz yere endişe ediyorsun?
- Why worry needlessly?
Reporter: He is, needless to say, a very happy man.
Living things need water to survive.
Our needs are not being met.
You need not go if you don't want to.
More ample spirit, then hitherto was wount, / Here needes me .
I've always tried to have few needs beyond food, clothing and shelter.
He worried needlessly about his dog.
He was always needlessly anxious about his dog.
Aren't you in need of help?
- Aren't you in need of help?
... not causally and needless litigation ...