Uygun bir güvenlik duvarı sistemiyle bu sunucuyu yapılandırmam gerekiyor.
- I need to configure this server with an appropriate firewall system.
Saatimin onarılması gerekiyor.
- My clock needs to be fixed.
Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.
- Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.
Büyük bir ordu ve donanmaya ihtiyaç olacaktı.
- A large army and navy would be needed.
Fabrikamızın birçok makineye gereksinimi var.
- Our factory needs a lot of machinery.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
- We aim to satisfy our customers' wants and needs.
Fabrika işçilerinin aileleri okul, hastane ve mağazalara ihtiyaç duyar; böylece bu hizmetleri sağlayacak daha fazla insan yaşamak için bu bölgeye gelir ve de bir şehir oluşur.
- The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows.
Tom ihtiyaç duyduğu tüm zamanı alabilir
- Tom may take all the time he needs.
Bizim karşılıklı sorunumuza bir çözüm bulmak için birlikte çalışmamız gerekmektedir.
- We need to work together to find a solution to our mutual problem.
Dünya'nın petrol yerine yeni enerji kaynakları geliştirmesi gerekmektedir.
- The world needs to develop new energy sources in place of oil.
Fakir olmak az şeye sahip olmak değil fakat çok şeye ihtiyacı olmaktır.
- To be poor is not to have little, but to need much.
Avrupa hiç kimseye ihtiyaç duymaz.
- Europe doesn't need anyone.
İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
- I have so many things I don't need.
Eğer bir yere gitmen gerekirse, ben gelip seni alabilirim.
- If you need a ride, I could come and get you.
Gerekirse seninle giderim.
- If need be, I'll go with you.
Sanırım benim yardımıma gereksinimin var.
- I think you need my help.
Fabrikamızın birçok makineye gereksinimi var.
- Our factory needs a lot of machinery.
Bazılarınızın yardıma ihtiyacı var.
- Some of you need help.
Tom ve Mary'nin yardıma ihtiyacı var.
- Tom and Mary need help.
Sizin toprağınız islah edilmeye muhtaçtır.
- Your soil is in need of amending.
Tüm açıklama izaha muhtaç.
- The entire statement is in need of explanation.
Onlar yaşlı insanların özel ihtiyaçlarını dikkate alamadılar.
- They failed to take into account the special needs of old people.
Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur.
- In many parts of the world, there is not enough food to meet everyone's needs.
Sizin toprağınız islah edilmeye muhtaçtır.
- Your soil is in need of amending.
Tüm açıklama izaha muhtaç.
- The entire statement is in need of explanation.
Bizim karşılıklı sorunumuza bir çözüm bulmak için birlikte çalışmamız gerekmektedir.
- We need to work together to find a solution to our mutual problem.
Yapılmasına ihtiyaç duyulan her şeyi yaptım.
- I've done everything that needed to be done.
İhtiyaç duyulan şey daha fazla zaman.
- What is needed is more time.
Gittiğin yerde buna ihtiyaç duymayacaksın.
- You won't be needing that where you're going.
Gerekirse seninle giderim.
- If need be, I'll go with you.
O, kahrolası aşk sözlerine ihtiyaç duyuyordu.
- She needed fuckin' words of love.
Annem bana ihtiyaç duyduğum tüm sevgiyi verdi.
- My mother gave me all the love I needed.
Tom, şu anda sana ihtiyacım var.
- Tom, I need you right now.
Yarın sana ihtiyacım var.
- I need you here tomorrow.
Gerekenden daha fazla para var.
- There is more money than is needed.
Tom yapması gereken işi daha önce bitirdi.
- Tom has already finished the work that he needed to do.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
- We aim to satisfy our customers' wants and needs.
Onun çalışmasına gerek yok.
- There is no need for her to work.
Salgından gereksiz yere endişelenmeye gerek yok.
- There is no need to be unnecessarily anxious about the outbreak.
Ben gereksiz riskler almam.
- I don't take needless risks.
Söylemek gereksiz, biz günün sonunda çok yorgunduk.
- Needless to say, we were very tired by the end of the day.
Neden gereksiz yere endişe ediyorsun?
- Why worry needlessly?
Living things need water to survive.
Our needs are not being met.
You need not go if you don't want to.
More ample spirit, then hitherto was wount, / Here needes me .
I've always tried to have few needs beyond food, clothing and shelter.
After ten days of hiking, I needed a shower and a shave.
Joe Bloggs became president - need I say more?.
Take care of it then,” the President shouted. “I need a summary of the situation and I need a solution. And, I need it yesterday.”.
You need not worry about your appearance, because you spend most of the time alone.
He worried needlessly about his dog.
He was always needlessly anxious about his dog.
... of thing that we need to find in this cyberspace ...
... ALL RIGHT, NOW WE'RE GONNA NEED A BIG BAG OF CHEESEBURGERS, ...