English - Turkish
Definition of necessary, needed, fundamental, impossible to live without in English Turkish dictionary
- essential
- ana
- essential
- esas
Benzetme esasen doğrudur.
-The analogy is essentially correct.
Kahkaha iyi bir ilişkide esastır.
-Laughter is essential in a good relationship.
- essential
- gerekli
Sarmısak presine benzer, patates presi lefse ,Norveç patates yemeği, yapmak için gereklidir.
-The potato ricer, similar to the garlic press, is essential to making lefse.
Sağlık mutluluk için gereklidir.
-Health is essential to happiness.
- essential
- şart
- essential
- gerekli olan şey
- essential
- esas özellik
- essential
- asıl gerekli şey
- essential
- {s} asıl, esas, temel, ana
- essential
- (İnşaat) temel gereksinim
- essential
- temel
Benim görüşümün temel noktasını önceki sayfalarda ifade ettim.
-The essential points of my argument have been expressed in the preceding pages.
Eğitim, yaşamın en temel yönlerinden biridir.
-Education is one of the most essential aspects of life.
- essential
- başlıca
- essential
- essential mineral bir kayadaki esas maden essential oil bitkilerden elde
- essential
- {s} köklü
- essential
- (sıfat) köklü, esaslı, başlıca, gerekli, zorunlu, esans türünden
- essential
- gerçek
- essential
- {s} esans türünden
- essential
- temelli
Related Terms
English - English
Definition of necessary, needed, fundamental, impossible to live without in English English dictionary
- {s} essential
necessary, needed, fundamental, impossible to live without
Hyphenation
necessary, needed, fundamental, im·pos·si·ble to live with·outPronunciation
Resimler
Favorites