Gerekenden daha fazla para harcamamaya çalışın.
- Try not to spend more money than is necessary.
Tom'un bunu yapmasını durdurmak için gereken araçları kullanın.
- Use whatever means necessary to stop Tom from doing that.
Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
- If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
Yurt dışına gittiğinizde, bahşiş vermenin gerekli olduğunu aklınızda tutsanız iyi olur.
- When you go abroad, you'd better keep in mind that tipping is necessary.
Bütün üyelerin bu kurallara uyması zorunludur.
- It's necessary for all members to follow these rules.
Nancy'nin toplantıya katılması zorunludur.
- It is necessary that Nancy attend the meeting.
Onun lazım olacağını sanmıyorum.
- I don't think that'll be necessary.
İyice dinlenmen lazım.
- It is necessary that you take a good rest.
Bu belirsiz zamanlarda yaşamada, esnek olmak ve geleneksel değerlere esir olmamak gerekmektedir.
- In living through these uncertain times, it is necessary to be flexible and not be a captive to traditional values.
Onun bir doktorla görüşmesi gerekmektedir.
- It is necessary that she see a doctor.
Ne hissettiğimi söyleyebilmeyi gerekli buluyorum.
- I find it necessary to be able to say what I feel.
Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
- If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
Kesinlikle çaresiz olmasaydım senden gelmeni istemezdim.
- I wouldn't have asked you to come if I weren't absolutely necessary.
Mechanically he returned home, gathered together a few small necessaries and special treasures he was fond of, and put them in a satchel; acting with slow deliberation, moving about the room like a sleep-walker; listening ever with parted lips.