En yakın tren istasyonu nerede?
- Where's the nearest train station?
Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
- I really look forward to your visit in the near future.
Az daha bir suça bulaşacaktım.
- I came near to getting involved in a crime.
Yakınlarda bir çiçek mağazası var.
- There is a flower shop near by.
Yakınlarda ucuz bir otel biliyor musunuz?
- Would you know a cheap hotel in the near?
Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu.
- He was nearly hit by the car while crossing the street.
Yolumu nehir civarında kaybettim.
- It was near the river that I lost my way.
Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.
- Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
Tom'u çocuklarımın yanına salma.
- Don't let Tom near my kids.
Tom'un o çiçekleri meşe ağacının yanına dikeceğini düşünüyordum.
- I thought Tom would plant those flowers near the oak tree.
Bu ev yakında, iki yatak odası ve bir oturma odası var, ve dekorasyonu kötü değil; ayda 1500.
- This house is nearby, it has two bedrooms and a living room, and the decoration isn't bad; it's 1500 a month.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Doğum günün yaklaşıyor.
- Your birthday is drawing near.
Sözlük yaklaşık yarım milyon kelime toplar.
- The dictionary gathers nearly half a million words.
Kaza onun evinin yanında gerçekleşti.
- The accident took place near his home.
Evimin yanında birkaç dükkân var.
- There are some shops near my house.
Ona yaklaşmak istemiyorum.
- I don't want to go near him.
Tom'a yaklaşmak istemiyorum.
- I don't want to go near Tom.
Eczane, hastanenin yakınında.
- The pharmacy is near the hospital.
Dün ben Denizli'ye gittim ve kümesin yakınında bir horoz gördüm.
- Yesterday I went to Denizli and I saw a rooster near the coop.
Neredeyse araba beni ezecekti.
- I was nearly run over by a car.
O çift neredeyse her gece içer.
- That couple gets soused nearly every night.
Araba frenleri sıkıştığında neredeyse bir kaza yapıyorduk.
- We nearly had an accident when the car brakes jammed.
Saat yaklaşık olarak altıdır.
- It's nearly six o'clock.
Tom yaklaşık olarak senin ölçünün iki katı.
- Tom is nearly twice your size.
The end is near.
The voyage was near completion.
The two words are near synonyms.
Tom has been gone for nearly three years.
- Tom has been gone nearly three years.
I am nearly forty and still unmarried.
- I am nearly forty and still not married.