Yakında bir yangın patlak verdi.
- A fire broke out nearby.
Yakında bir telefon var mı?
- Is there a telephone nearby?
Onu yakındaki bir eve taşıdılar.
- They carried him to a nearby house.
Karım yakındaki bir barda çalışıyor.
- My wife works in a nearby pub.
Tom'un varisli damarları var.
- Tom has varicose veins.
He stopped at a nearby store for some groceries.