O, elbette İngilizce konuşabilir.
- She can naturally speak English.
Onun saçı doğal olarak kıvırcık.
- Her hair is naturally curly.
Doğal olarak sinirlendi.
- Naturally he got angry.
Nefes alışı kadar doğal şekilde yalan söyler.
- He lies as naturally as he breathes.
O doğuştan iyi bir hafızasıya sahip.
- He has a naturally good memory.
I shall naturally protest at that decision.
... than you, you will naturally elevate your level. ...
... a naturally-- he's not taking something from a cadaver. ...