Tabii ki seni seviyorum.
- Natürlich liebe ich dich.
Tabii ki de savaşa karşıyım.
- Ich bin natürlich gegen den Krieg.
Tabii ki seni seviyorum.
- Natürlich liebe ich dich.
Tabii ki de savaşa karşıyım.
- Ich bin natürlich gegen den Krieg.
O, elbette İngilizce konuşabilir.
- She can naturally speak English.
Doğal olarak sinirlendi.
- Naturally he got angry.
Onun saçı doğal olarak kıvırcık.
- Her hair is naturally curly.
Nefes alışı kadar doğal şekilde yalan söyler.
- He lies as naturally as he breathes.
Ne istersen yapabilirsin tabii ki de.
- You can do whatever you want to, of course.
Tabii ki sana yardım edeceğim.
- Of course I'll help you.
O doğuştan iyi bir hafızasıya sahip.
- He has a naturally good memory.
There are many, many nuances in any language which are perfectly natural to the native speaker but which confuse the non-native speaker.
- In jeder Sprache gibt es viele, sehr viele Nuancen, die dem Muttersprachler völlig natürlich sind, den Nichtmuttersprachler hingegen ziemlich verwirren.