nasi̇p

listen to the pronunciation of nasi̇p
Turkish - English

Definition of nasi̇p in Turkish English dictionary

Related Terms

nasip
lot
nasip
portion, share; destiny, luck
nasip
foreordination
nasip
grant
nasip
(one's) lot, (one's) share, (one's) allotted portion
nasip
(one's) daily allotment of food; (one's) daily wage
nasip etmek
(for God) to grant, will
nasip etmek
predestinate
nasip etmek
destine
nasip etmek
grant
nasip etmek
ordain
nasip etmek
predestine
nasip olmak
1. (for something good) to be granted to, be vouchsafed to. 2. (for an opportunity) to come one's way
nasip olmak
to be vouchsafed
nasip olursa
God willing, .../..., if God so wills
nasip
destiny
gelin ata binmiş ya nasip demiş
It isn't over till it's over
gelin ata binmiş ya nasip demiş
Don't count your chickens (before they're hatched)
nasip
share
nasip
privilege
nasip
luck
herkese nasip olmamak
be quite something
nasip
predestination
nasip
kismet
nasip
dole
önceden nasip etmek
preordain
Turkish - Turkish
(Hukuk) Nasib

Related Terms

nasip
Bir kimsenin elde edebildiği, sahip olabildiği şey
nasip
Birinin payına düşen şey
nasip
Kısmet, talih, baht
nasip
(Osmanlı Dönemi) pay, hisse, kısmet
nasip
Günlük kazanç
nasip olmak
Fırsat düşmek, elvermek: "Acaba İstanbul'u bir daha görmek nasip olacak mi?"- H. E. Adıvar
nasip olmak
(mutluluk veren ve güzel şeyler için) erişmek, ulaşmak, kavuşmak: "Hiçbir erkeğe nasip olmadığını iddia edeceğim hayat, hep kaçamaklarla dolu idi."- R. H. Karay
nasip olmak
erişmek, ulaşmak, kavuşmak
nasip olmak
Fırsat düşmek, elvermek
gelin ata binmiş ya nasip demiş
son noktaya varıncaya kadar bir işe veya olaya kesin gözüyle bakılmamalı anlamına gelen atasözü
gelin ata binmiş ya nasip demiş
işin sonuna ulaşmadan her şeyin değişebileceğini anlatan atasözü
gelin ata binmiş ya nasip demiş
Kesin sonuç alınmadan hiçbir işe oldu bitti gözüyle bakılmamalıdır anlamına gelen atasözü
Nasip
(Osmanlı Dönemi) ŞISB
Nasip
(Osmanlı Dönemi) SÜHME
Nasip
(Osmanlı Dönemi) BEHR
nasi̇p
Favorites
More...
Clear