Apartmanında tek başına olduğunda, bağımsız hissedersin. Odanda tek başına olduğunda, özgür hissedersin. Yatağında tek başına olduğunda, yalnız hissedersin.
- When you're alone in your apartment, you feel independent. When you're alone in your room, you feel free. When you're alone in your bed, you feel lonely.
Hiç kimse gerçekten özgür değildir, çünkü bağımsızlıklarının kölesi olan insanlar var.
- Nobody is truly free, because there are people who are slaves of their independence.
Bu sandalyeyi bedavaya aldık.
- We got this chair free.
Yanında iki kutu bedava ayakkabı cilası ile birlikte onlar sadece 50 dolar.
- They're only $50 with two cans of shoe polish free of charge.
Onu neredeyse beleşe aldım.
- I got it practically for free.
Beleşe bir dil öğrenin.
- Learn a language for free.
Batı Berlin Sovyet kontrolünden muaf kalacaktı.
- West Berlin would remain free of Soviet control.
Bu eşyalar vergiden muaf.
- These goods are free of tax.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to work, to free choice of employment, to just and favourable conditions of work and to protection against unemployment.