Definition of mutlâk in Turkish English dictionary
- absolute
Tom is a man of absolute sincerity.
- Tom mutlak bir dürüstlük insanıdır.
The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
- Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
- absolute
Tom is a man of absolute sincerity.
- Tom mutlak bir dürüstlük insanıdır.
He has absolute power.
- Onun mutlak gücü var.
- utter
It was a complete and utter waste of time.
- O tam ve mutlak bir zaman kaybıydı.
That's an utter waste of time.
- O mutlak bir zaman kaybı.
- absolute, unconditional salt, saltık, absolutely mutlaka
- (Konuşma Dili) by all means, without fail; surely
- absolute, unconditional, unlimited, unrestricted
- sov'ran
- infallible
- unconditioned
- plenipotentiary
- certain
He is certain to win the game.
- O, oyunu mutlaka kazanacak.
- extreme
- unconditional
- unqualified
- positive
- sovereign
- strict
- peremptory
- very
- positively
- absolutely
We'd be absolutely thrilled if that happened.
- O olsaydı mutlaka heyecanlanırdık.
I suggest you to go absolutely on a trip to Ferrara and Ravenna.
- Mutlaka Ferrara ve Ravenna'ya bir gezi yapmanı öneririm.
- (Bilgisayar) absolute assembler
- sure
Be sure and call me tonight.
- Gece beni mutlaka ara.
Be sure to come at 3.
- Saat üçte mutlaka gel.
- positive
- unconditional
- the absolute
The dictator had the absolute loyalty of all his assistants.
- Diktatör yardımcılarının hepsinin mutlak sadakatine sahipti.
The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
- Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
- mutlak hürriyet
- Uncontrolled liberty, uncontrolled freedom, absolute freedom
- mutlak ölçü
- absolute scale
- mutlak adres
- absolute address
- mutlak alkol
- absolute alcohol
- mutlak birim
- absolute unit
- mutlak değer
- math . absolute value
- mutlak elektrometre
- absolute electrometer
- mutlak geçirgenlik
- absolute permittivity
- mutlak kodlama
- absolute coding
- mutlak manometre
- absolute pressure gauge
- mutlak nem
- absolute humidity
- mutlak nüfus
- (Coğrafya) total population
- mutlak potansiyel
- absolute potential
- mutlak sıcaklık
- absolute temperature
- mutlak sıcaklık phys
- absolute temperature
- mutlak sıfır
- absolute zero
Absolute zero is the lowest possible temperature.
- Mutlak sıfır, mümkün olan en düşük sıcaklıktır.
- mutlak sıfır phys., chem
- absolute zero
- mutlak tavan
- absolute ceiling
- mutlak viskozite
- absolute viscosity
- mutlak yakınsak
- absolutely convergent
- mutlak yoğunluk
- absolute density
- mutlak çoğunluk
- absolute majority
- mutlak öncelik
- (Bilgisayar) absolute priority
- mutlak üstünlük kuramı
- (Hukuk) theory of absolute advantage
- mutlâk sonuç
- dead cert
- mutlâk sıfır noktası
- ( 273 c) absolute zero
- kadir-i mutlak
- (Din) The Omnipotent God
- Kadiri Mutlak
- the Almighty
- manifold mutlak basıncı
- manifold absolute pressure