Annem çayı çok sever.
- My mum likes tea very much.
Annenle Şangayca konuştuğun zaman sadece çok az kelime anlayabiliyorum, bu yüzden de konuşmaya katılamayacağım.
- When you speak Shanghainese with your mum, I only understand a few words, so I can't join in the conversation.
Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.
- Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?
Annem İngilizce'yi çok iyi konuşamaz.
- My mom doesn't speak English very well.
Bir şey yapmak için son ana kadar beklemeyi sevmez.
- He doesn't like to wait until the last moment to do something.
Seninle bir ana ihtiyacım var.
- I need a moment with you.
I wish Mom and Dad didn't argue so much.
My mother was so tired that she went to bed early.
- My mum was so tired that she went to bed early.
The candle went out by itself.
- Mum kendiliğinden söndü.
The candle went out instead of having been put out.
- Mum söndürülmek yerine söndü.
How often do you wax your skis?
- Kayaklarını ne kadar sıklıkta mumlarsın?
My maid waxes my house once a week.
- Benim hizmetçi haftada bir kez evimi mumlar.