Tom has enormous potential.
- Tom muazzam bir potansiyele sahiptir.
Sodas contain enormous amounts of sugar and calories.
- Soda muazzam miktarda şeker ve kalori içerir.
Tom did an absolutely tremendous job.
- Tom kesinlikle muazzam bir iş yaptı.
It's a tremendous deal.
- Bu muazzam bir anlaşma.
A mighty cheer burst from the crowd.
- Kalabalıktan muazzam bir tezahürat patladı.
It wasn't all that great.
- O kadar da muazzam değildi.
That was a colossal waste of time.
- O muazzam bir zaman kaybıydı.
An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
- Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.
The earthquake caused a tsunami of immense size.
- Deprem muazzam büyüklükte bir tsunamiye neden oldu.
She lost sight of her friend in the huge crowd.
- Muazzam kalabalıkta arkadaşını gözden kaybetti.
A huge crowd of people waited.
- Muazzam bir insan kalabalığı bekledi.
The demon grabbed my sister and, with howling laughter, cast her into a bottomless pit.
- Şeytan kız kardeşimi yakaladı ve, muazzam bir kahkahayla, onu dipsiz bir çukura fırlattı.
This machine can dig giant holes.
- Bu makine muazzam çukurlar kazabilir.
An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
- Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.