Radyoyu açmak için butona bastım.
- I pressed the button to turn the radio on.
Tom topuzu çevirdi ve açmak için kapıyı itti.
- Tom turned the knob and pushed the door open.
Sana sağa dönmeni emrediyorum
- I order you to turn right.
Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek.
- This catterpillar will turn into a beautiful butterfly.
O, bu elbiseyi giydiği zaman beni heyecanlandırır.
- He turns me on when he wears those clothes.
O, aşkını heyecanlandırdı.
- She turned on her lover.
Geri dönmek zorundayız.
- We have to turn back.
Şimdi geri dönmek için çok geç.
- It's too late to turn back now.
Direksiyonu döndürmek arabayı döndürür.
- Turning the steering wheel makes the car turn.
Sonunda onun sırasıydı.
- It was her turn at last.
Odayı temizleme sırası benimdi.
- It was my turn to clean the room.
Modern bilim birçok olanaksızlıkları olanaklı hale dönüştürmüştür.
- Modern science has turned many impossibilities into possibilities.
Mart 1841 sonlarına doğru onun soğuk algınlığı pnömoniye dönüştü.
- Late in March 1841, his cold turned into pneumonia.