Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.
- The actor was on the stage for most of the play.
Günün büyük bölümünü geçirdiğim yer burası.
- This is where I spend most of the day.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
Babamın küçük kütüphanesi çoğu polemik tanrılığı içeren kitaplardan oluşuyordu, onların çoğunu okudum. esas oluşuyordu.
- My father's little library consisted chiefly of books on polemic divinity, most of which I read.
Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
- Windows is the most used operating system in the world.
Kendime en çok ihtiyacım olduğunda neredeydim?
- Where was I when I needed myself most?
Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.
- Most young adults enjoy going out at night.
Çoğu çocuk okuldan nefret eder.
- Most children hate school.
Bu adadaki pek çok yılan zararsızdır.
- Most snakes on this island are harmless.
O süpermarkete giderseniz, günlük hayatta kullandığınız pek çok şeyi satın alabilirsiniz.
- If you go to that supermarket, you can buy most things you use in your daily life.
Ben bilhassa onu özlüyorum.
- I long for that most of all.
Bilhassa matematikten nefret ediyorum.
- I hate math most of all.
Birçoğu okuyamıyordu ya da yazamıyordu.
- Most were unable to read or write.
Futbol, dünyada en çok bilinen spordur.
- Football is the most known sport in the world.
Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.
- It isn't a surprise that English is the world's most spoken language.
O süpermarkete giderseniz, günlük hayatta kullandığınız pek çok şeyi satın alabilirsiniz.
- If you go to that supermarket, you can buy most things you use in your daily life.
Bu adadaki pek çok yılan zararsızdır.
- Most snakes on this island are harmless.
Çoğu takımyıldızı adlarını verdikleri yaratıklara ve karakterlere benzemez.
- Most constellations don't really resemble the creatures or characters they are named after.
O, son derece nazik bir komşudur.
- She is a most gracious neighbor.
Onun en fazla 100 doları var.
- He has at most 100 dollars.
Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur.
- Among the five of us, he's surely the one who can speak the most languages.
The most I can offer for the house is $150,000.
This is a most unusual specimen.
Most want the best for their children.
The majority of them are decent people.
- Most of them are decent people.
... Most of science fiction is in fact well within the laws of physics, but possible within maybe ...
... computers are going to be parts of their bodies. I think that most of the tech world should ...