Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.
- The actor was on the stage for most of the play.
Geçen yazın büyük bölümünde Boston'daydım.
- I was in Boston most of last summer.
O, zamanın çoğunu yazlık evinde geçirdi.
- He spent most of the time at his summer home.
Amerika Birleşik Devletlerinde, geçtiğimiz yirmi yıl boyunca 20 milyon yeni iş yaratılmıştır, onların çoğu hizmet sektöründedir.
- In the United States, 20 million new jobs have been created during the past two decades, most of them in the service sector.
Kendime en çok ihtiyacım olduğunda neredeydim?
- Where was I when I needed myself most?
Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
- Windows is the most used operating system in the world.
Çoğu Japon, suyu musluktan içer.
- Most Japanese drink water from the tap.
Çoğu çocuk okuldan nefret eder.
- Most children hate school.
O süpermarkete giderseniz, günlük hayatta kullandığınız pek çok şeyi satın alabilirsiniz.
- If you go to that supermarket, you can buy most things you use in your daily life.
Bugün pek çok okul kapalı.
- Most schools are closed today.
Ben bilhassa onu özlüyorum.
- I long for that most of all.
Fakat bilhassa onun adının ne olduğunu merak ediyordu.
- But most of all he wondered what her name was.
Birçoğu okuyamıyordu ya da yazamıyordu.
- Most were unable to read or write.
Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
- Windows is the most used operating system in the world.
Bombay, Hindistan'ın en çok nüfusa sahip şehridir ve dünyadaki ikinci en çok nüfusa sahip şehirdir.
- Mumbai is the most populous city in India and the second most populous city in the world.
Bu adadaki pek çok yılan zararsızdır.
- Most snakes on this island are harmless.
Uzaktan bakıldığında pek çok şey hoş görünecektir.
- If you look from afar, most things will look nice.
Çoğu takımyıldızı adlarını verdikleri yaratıklara ve karakterlere benzemez.
- Most constellations don't really resemble the creatures or characters they are named after.
O, son derece nazik bir komşudur.
- She is a most gracious neighbor.
O, en fazla sadece yirmi dolar ödeyebilir.
- He can only pay twenty dollars at most.
Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur.
- Among the five of us, he's surely the one who can speak the most languages.
The most I can offer for the house is $150,000.
This is a most unusual specimen.
Most want the best for their children.
The majority of them are decent people.
- Most of them are decent people.
... For most of the last 2,000 years, Europe hasn't been that important. ...
... And so it's probably the case that most of our use of these ...