Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.
- The actor was on the stage for most of the play.
Günün büyük bölümünü geçirdiğim yer burası.
- This is where I spend most of the day.
Babamın küçük kütüphanesi çoğu polemik tanrılığı içeren kitaplardan oluşuyordu, onların çoğunu okudum. esas oluşuyordu.
- My father's little library consisted chiefly of books on polemic divinity, most of which I read.
Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.
- There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends.
Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
- Windows is the most used operating system in the world.
Futbol, dünyada en çok bilinen spordur.
- Football is the most known sport in the world.
Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.
- Most young adults enjoy going out at night.
Çoğu çocuk okuldan nefret eder.
- Most children hate school.
O süpermarkete giderseniz, günlük hayatta kullandığınız pek çok şeyi satın alabilirsiniz.
- If you go to that supermarket, you can buy most things you use in your daily life.
Bugün pek çok okul kapalı.
- Most schools are closed today.
Ben bilhassa onu özlüyorum.
- I long for that most of all.
Fakat bilhassa onun adının ne olduğunu merak ediyordu.
- But most of all he wondered what her name was.
Birçoğu okuyamıyordu ya da yazamıyordu.
- Most were unable to read or write.
Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.
- It isn't a surprise that English is the world's most spoken language.
Futbol, dünyada en çok bilinen spordur.
- Football is the most known sport in the world.
Uzaktan bakıldığında pek çok şey hoş görünecektir.
- If you look from afar, most things will look nice.
O süpermarkete giderseniz, günlük hayatta kullandığınız pek çok şeyi satın alabilirsiniz.
- If you go to that supermarket, you can buy most things you use in your daily life.
Çoğu takımyıldızı adlarını verdikleri yaratıklara ve karakterlere benzemez.
- Most constellations don't really resemble the creatures or characters they are named after.
O, son derece nazik bir komşudur.
- She is a most gracious neighbor.
O, en fazla sadece yirmi dolar ödeyebilir.
- He can only pay twenty dollars at most.
Onun en fazla 100 doları var.
- He has at most 100 dollars.
The most I can offer for the house is $150,000.
This is a most unusual specimen.
Most want the best for their children.
The majority of them are decent people.
- Most of them are decent people.
... But for most of us, we have the ongoing monkey mind mental ...
... I look forward to talking to you, most of you or many of you, at the conference today ...