most; largest; as, the best part of a week

listen to the pronunciation of most; largest; as, the best part of a week
English - Turkish

Definition of most; largest; as, the best part of a week in English Turkish dictionary

best
{i} en iyisi

Soğuk Moskova kışlarında kendi başına şapka takmak en iyisidir. - It's best to wear a cap on your head during the cold Moscow winters.

Yeteneğimin en iyisine göre görevimi yapacağım. - I will do my duty to the best of my ability.

best
feriştah
best
ekstra
best
yapabileceğinin en iyisi

Yapabileceğinin en iyisi bu mu? - Is that the best you could do?

Tom yapabileceğinin en iyisini yapıyor. - Tom does the best he can.

best
en iyi taraf/yan/kısım
best
en
best
en çok

En çok hangi konuları seversin? - What subjects do you like the best?

En çok sevdiğin birini al, hangisi olursa olsun. - Take the one you like best, whichever it is.

best
{s} en iyi

Yönetici ve moderatörler en iyi dil aracı Tatoeba Project için çalışıyorlar. - Administrator and moderators are working for the best language tool, Tatoeba Project.

Benim en iyi dostum bir kitaptır. - My best friend is a book.

best
en iyi şekilde

Tom işi elinden gelen en iyi şekilde yaptı. - Tom did the job the best he could.

O, fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi. - He made the best of the opportunity.

best
{f} yenmek
best
{s} (good ve well'in enüstünlük derecesi) en iyi, en hoş, en uygun
best
{f} hakkından gelmek, yenmek; baskın çıkmak, geçmek
best
{s} birinci sınıf
best
{f} geçmek

Sizinle temasa geçmek için en iyi yol hangisidir? - What's the best way to contact you?

Sizinle temasa geçmek için en iyi yol hangisidir? - What's the best way to get in touch with you?

best
{f} alt etmek
best
baskın çıkmak
English - English
best
most; largest; as, the best part of a week
Favorites