Bir çocukluk hastalığı onu kör bıraktı.
- A childhood illness left her blind.
O, bir çocukluk arkadaşıdır.
- He is a childhood friend.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
- It seems that the children will have to sleep on the floor.
ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
- According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.
Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
- It seems that the children will have to sleep on the floor.
Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
- In childhood, time passes slowly.
O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
- He gathered his children around him.
Çocuklarımızın güvenliği için, lütfen yetişkin sitelerine girmeyin.
- For our children to be safe, please do not enter adult sites.