Belki de bir anlaşma yapabiliriz.
- Maybe we can make a deal.
Geriye dönüp bakıldığında, belki de o fotoğrafı benim bloğa koymamalıydım.
- In retrospect, maybe I shouldn't have posted that photo in my blog.
Belki öğleden sonra yağmur yağacak.
- Perhaps it will rain in the afternoon.
Yarın belki yağmur yağacak.
- It will rain perhaps tomorrow.
Belki bir ressam olabilirim.
- Maybe I should become a painter.
Belki onlar mutlu olabilirler.
- Maybe they can be happy.
Ona kim söyledi? Sen değil, muhtemelen?
- Who told him? Not you, perhaps?
Muhtemelen Tom'un onu yapmaması gerekir.
- Perhaps Tom shouldn't do that.
Bir ihtimal bunu benim için çevirir misin?
- Could you perhaps translate that for me?