Tom thought he saw a pattern.
- Tom bir model gördüğünü düşündü.
Does anybody notice a pattern?
- Herhangi biri bir modeli fark eder mi?
Is this a vintage car?
- Bu eski model bir araba mı?
Did you find these at a vintage clothing shop?
- Bunları bir model giyim mağazasında mı buldun?
This watch is a new type.
- Bu kol saati yeni bir model.
This is same type of camera as the one I lost.
- Bu, kaybettiğim kamera ile aynı model.
He wants to be a Lego model designer when he grows up.
- Büyüyünce Lego model tasarımcısı olmak istiyor.
He takes great pride in his skill at modeling airplanes.
The team developed a sound business model.
He decided to buy the turbo engine model of the sports car.
A model airplane.
The boy played with a model of a World War II fighter plane.
The actress used to model before being discovered by Hollywood.
British parliamentary democracy was seen as a model for other countries to follow.
The computer weather model did not correctly predict the path of the hurricane.
He was a model student.
Dans ve mankenlik dersleri alıyorum.
- I take dancing and modeling lessons.
Bir manken olmanın hayalini kurardım.
- I used to dream about becoming a model.
Bugün moda modellerinin çok zayıf olduğunu düşünüyorum.
- I think fashion models today are too thin.
Eski modelle karşılaştırıldığında bunu kullanmak çok daha kolaydır.
- Compared with the old model, this is far easier to handle.
Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
- He described the man as a model gentleman.
Genç üvey erkek kardeşi için örnek insan oldu.
- He has become a role model for his younger stepbrother.