Polis Tom'u alınının ortasındaki bir kurşun deliğiyle yerde yatarken buldu.
- The police found Tom lying on the floor with a bullet hole in the middle of his forehead.
Bir kasırganın ortasındaki bir kulübe gibi güvenilirsin.
- You're reliable like a shack in the middle of a hurricane.
Kaplan kafesin ortasına uzanmıştı.
- The tiger laid in the middle of the cage.
Dersin ortasında konuşma.
- Don't speak in the middle of a lesson.
Üzengi örs ve iç kulak arasında, orta kulakta bir kemiktir.
- The stirrup is a bone in the middle ear, between the anvil and the inner ear.
Bu iki seçenek arasında orta yol yoktur.
- There is no middle ground between these two options.
O yer hiçbir yerin ortasında değildir.
- That place is in the middle of nowhere.
Istasyon şehrin ortasında.
- The station is the middle of the city.