Biraz anlamak yanlış anlamaktan daha iyidir.
- Better to understand a little than to misunderstand.
Bu yanlış anlama nasıl ortaya çıktı?
- How did this misunderstanding ever arise?
Bir yanlış anlama var gibi görünüyor.
- There seems to be a misunderstanding.
Sen yanlış anlaşılansın.
- You're misunderstood.
İstatistikler kolayca yanlış yorumlanabilir.
- Statistics are easy to misinterpret.
Sen yazdıklarımı yanlış yorumladın.
- You misinterpreted what I wrote.
Bu bir yanlış anlamaydı.
- That was a misinterpretation.
Sessizlik yanlış anlaşılabilir, ama asla yanlış aktarılamaz.
- Silence can be misinterpreted, but never misquoted.
Tom Mary'yi yanlış anlamış görünüyor.
- Tom seems to have misunderstood Mary.
Tom Fransızcayı o kadar kötü konuşuyor ki çoğunlukla yanlış anlaşılıyor.
- Tom speaks French so badly that he is often misunderstood.