Sanırım o email'i yanlışlıkla Tom'a gönderdim.
- I think I mistakenly sent that email to Tom.
Üzgünüm ben yanlışlıkla gönder'''e tıkladım.
- Sorry! I mistakenly clicked on Send.
Faturamda bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum.
- I think there's a mistake in my bill.
Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
- Please forgive me for opening your letter by mistake.
Yanlışlıkla onun şemsiyesini aldım.
- I took his umbrella by mistake.
Yanlışlıkla eldivenlerimi ters yüz giydim.
- I put my gloves on inside out by mistake.
Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid to make a mistake.
İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
Kusura bakma ama hatalısın.
- Excuse me, but you're mistaken.
Tom'un yanılmadığını umuyorum.
- I hope that Tom wasn't mistaken.
Haritaya güvenmeme rağmen o hatalıydı.
- Although I trusted the map, it was mistaken.
Üzgünüm fakat sanırım sen hatalısın.
- I'm sorry, but I think you're mistaken.
Ne yazık ki yanılmıştır.
- He is sadly mistaken.
Tom yanılmış olduğu ihtimalini kabul edemedi.
- Tom couldn't rule out the possibility that he was mistaken.
Bir şey yanlış görünüyordu.
- Something seemed amiss.
Yanlış bir şeyler oluyordu.
- Something amiss was going on.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
- A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
Tom sık sık yanlışlıkla bir öğrenciye benzetilir.
- Tom is often mistaken for a student.
Savaş yanlış bir politikadan sonuçlandı.
- The war resulted from a mistaken policy.
I mistakenly assumed that the shop was still there.
This is a clear case of mistaken identity.
I think you must be mistaken.
... it is always mistakenly being sold as the poor man's on set to air travel ...