Haritaya güvenmeme rağmen o hatalıydı.
- Although I trusted the map, it was mistaken.
Bana öyle geliyor ki sen hatalısın.
- It appears to me you are mistaken.
Savaş yanlış bir politikadan sonuçlandı.
- The war resulted from a mistaken policy.
Sanırım o email'i yanlışlıkla Tom'a gönderdim.
- I think I mistakenly sent that email to Tom.
Ne yazık ki yanılmıştır.
- He is sadly mistaken.
Tom yanılmış olduğu ihtimalini kabul edemedi.
- Tom couldn't rule out the possibility that he was mistaken.
This is a clear case of mistaken identity.
I think you must be mistaken.
... Elite Institution Cognitive Disorder is the mistaken belief ...
... Second, I think it's a mistaken notion to say that ...