İnternet, akılsız eğlence için harikadır.
- The internet is great for mindless entertainment.
Bu sadece akılsızca yapılan eğlence.
- It's just mindless entertainment.
Bu sadece akılsızca yapılan eğlence.
- It's just mindless entertainment.
Gözlemlememiz için en iyi politika kendi işimizi önemsemektir.
- The best policy for us to observe is to mind our own business.
Sen bir zihin okuyucusu musun?
- Are you a mind reader?
Sadece atak bir zihin bu bilmeceyi çözebilecek.
- Only an audacious mind will be able to solve this riddle.
İnsan paranın zaman olduğunu akılda tutmalıdır.
- One should bear in mind that time is money.
Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.
- The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım.
- I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind.
Takımımız şampiyonluğu kazandığında kafam rahatladı.
- It took a load off my mind when our team won the championship.
Bir yürüyüş gitme düşüncem yok.
- I have no mind to go for a walk.
Biz neredeyse birbirimizin düşüncelerini okuyabiliriz.
- We can just about read each other's minds.
Onun çok hızlı bir hafızası var.
- She has a very quick mind.
Tom çocuklar yedikten sonra yemek yemeye önem vermediğini söyledi.
- Tom said he didn't mind eating after the children ate.
Dinle bak, çocuklar büyüklerine itaat etmelidir.
- Children should obey their elders, mind you.
Sakıncası yoksa bir süre burada dinlenmek istiyorum.
- If you don't mind, I'd like to rest here for a while.
Aklıma iyi bir fikir geldi.
- A good idea came into my mind.
Aklıma iyi bir fikir geldi.
- A good idea came across my mind.
Bir yapının inşa edilebilmesinden önce mimarın zihninde yüzlerce kez canlandırılması gerekir.
- A building, before it can be constructed, has to be visualized hundreds of times in the mind of an architect.
Yazmadan önce cümleleri aklımda düzenlemeye dikkat ederim.
- I make a point of arranging sentences in my mind before writing them down.
Tom uyarıma dikkat etti.
- Tom was mindful of my warning.
Dan, Linda'nın ruhsal durumu hakkında endişeliydi.
- Dan was worried about Linda's state of mind.
Bu, içinde bulunacak bir adam için tehlikeli bir ruh halidir.
- This is a dangerous state of mind for a man to be in.
O, fikrini özgürce konuştu.
- He spoke his mind freely.
Aklınızda özel bir şey var mı?
- Do you have anything special in mind?
Onun çevik bir zekası var.
- He has a nimble mind.
Tom zeka oyunları oynamayı seviyor.
- Tom likes to play mind games.
Arzunun aklını kontrol etmesine izin verme!
- Don't let desire control your mind!
Zihni arzularla dolu olmayanl biri için korku yoktur.
- There is no fear for one whose mind is not filled with desires.
Tom aklına gelen ilk şeyi söyleme eğilimindedir.
- Tom tends to say the first thing that comes to his mind.
Tom'un pratik zekası var.
- Tom has a very quick mind.
Onların en iyi durumdaki hem zeka hem de vücutları ile, yeni gelenlerin eğitim kampını dört gözle bekleyelim.
- With both mind and body in their best condition, let's look forward to the newcomers' training camp.
Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.
- The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy.
Hastanedeki randevumu unuttum. Neden bana hatırlatmadın?
- My appointment at the hospital completely slipped my mind. Why didn't you remind me?
Adamın yüzünü hatırlıyorum fakat adını hatırlayamıyorum.
- I remember the man's face but I can't call his name to mind.
Tekeri çalıştır, sen bu soruyu çözebilirsin.
An act of mindless violence.
Atheism alleges that mindless scientific forces control the universe.
You are losing your mind.
Despite advancing age, his mind was still as sharp as ever.
He was one of history’s greatest minds.
My mind just went blank.
Is the land where all's forgot.
I wouldn't mind an ice cream right now.
The mind is that part of our being which thinks and wills, remembers and reasons; we know nothing of it except from these functions.