İnternet, akılsız eğlence için harikadır.
- The internet is great for mindless entertainment.
İnternet akılsız eğlence için harika bir kaynaktır.
- The internet is a wonderful source of mindless entertainment.
Bu sadece akılsızca yapılan eğlence.
- It's just mindless entertainment.
Gözlemlememiz için en iyi politika kendi işimizi önemsemektir.
- The best policy for us to observe is to mind our own business.
Küçük şeyler küçük zihinleri eğlendirir.
- Small things amuse small minds.
Vücut için gıda neyse; zihin için de kitap odur.
- Books are to the mind what food is to the body.
İnsan paranın zaman olduğunu akılda tutmalıdır.
- One should bear in mind that time is money.
Çok sayıda insan çok sayıda akıl.
- So many men, so many minds.
Kafanızda müziği yeniden oluşturmaya çalışın.
- Try to reproduce the music in your mind.
Takımımız şampiyonluğu kazandığında kafam rahatladı.
- It took a load off my mind when our team won the championship.
Bir yürüyüş gitme düşüncem yok.
- I have no mind to go for a walk.
Aklı mutlu düşüncelerle doluydu.
- His mind was filled with happy thoughts.
Onun çok hızlı bir hafızası var.
- She has a very quick mind.
Tom çocuklar yedikten sonra yemek yemeye önem vermediğini söyledi.
- Tom said he didn't mind eating after the children ate.
Dinle bak, çocuklar büyüklerine itaat etmelidir.
- Children should obey their elders, mind you.
Sakıncası yoksa bir süre burada dinlenmek istiyorum.
- If you don't mind, I'd like to rest here for a while.
Tom, her zaman açık fikirli olmaya çalışıyor.
- Tom always tries to keep an open mind.
Aklıma iyi bir fikir geldi.
- A good idea came to mind.
Bir yapının inşa edilebilmesinden önce mimarın zihninde yüzlerce kez canlandırılması gerekir.
- A building, before it can be constructed, has to be visualized hundreds of times in the mind of an architect.
Orada olsaydı, hareketlerine dikkat etmeni söylerdi.
- If he'd been there, he'd have told you to mind your manners.
Dikkatli değildim ve yanlışlıkla hatalı otobüse bindim.
- I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake.
Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.
- The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy.
Berbat ruhsal durumum beni çıldırttı.
- My poor state of mind made me distraught.
Özgürlük aklın bir halidir.
- Freedom is a state of mind.
Onun kendine özgü bir düşünme tarzı yok.
- He doesn't have a mind of his own.
Tom'un pratik zekası var.
- Tom has a very quick mind.
Onun çevik bir zekası var.
- He has a nimble mind.
Arzunun aklını kontrol etmesine izin verme!
- Don't let desire control your mind!
Zihni arzularla dolu olmayanl biri için korku yoktur.
- There is no fear for one whose mind is not filled with desires.
Tom aklına gelen ilk şeyi söyleme eğilimindedir.
- Tom tends to say the first thing that comes to his mind.
Tom zeka oyunları oynamayı seviyor.
- Tom likes to play mind games.
Onun çevik bir zekası var.
- He has a nimble mind.
Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.
- The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy.
Adamın yüzünü hatırlıyorum fakat adını hatırlayamıyorum.
- I remember the man's face but I can't call his name to mind.
Kolej günlerimin hatıraları aklıma geliyor.
- Memories of my college days come to my mind.
Tekeri çalıştır, sen bu soruyu çözebilirsin.
An act of mindless violence.
Atheism alleges that mindless scientific forces control the universe.
You are losing your mind.
Despite advancing age, his mind was still as sharp as ever.
He was one of history’s greatest minds.
My mind just went blank.
Is the land where all's forgot.
I wouldn't mind an ice cream right now.
The mind is that part of our being which thinks and wills, remembers and reasons; we know nothing of it except from these functions.