Onu benim için yapıp yapmadığını bilmiyorum.
- Ich weiß nicht, ob er das für mich getan hätte.
Kafa mı buluyorsun benimle?
- Willst du mich verdammt nochmal auf den Arm nehmen?!
Kendimi İngilizce olarak ifade edebildim.
- Ich konnte mich auf Englisch verständigen.
Bugün kendimi çok sağlıklı hissetmiyorum.
- Heute fühl ich mich nicht ganz gesund.
Onu duyduğuma memnun oldum.
- Es freut mich sehr, das zu hören.
Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
- I perceive myself as my own god.
Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
- I don't want to identify myself with that group.
Ben bizzat o sorunla karşı karşıyayım.
- I'm facing that problem, myself.
Bunu bizzat halletmeliyim.
- I have to deal with this myself.
Kendime en çok ihtiyacım olduğunda neredeydim?
- Where was I when I needed myself most?
Müzik dinleyerek kendime moral verdim.
- I cheered myself up by listening to music.
Ben bu kitabı karım için değil, kendim için satın aldım.
- I bought this book for myself, not for my wife.
Ben onun hikayesine inanamıyorum.
- I can't bring myself to trust his story.
Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
- I perceive myself as my own god.
Kendimi tanıtabilir miyim?
- May I introduce myself, my name is Lucas.
But, soft! Methinks I scent the morning air; brief let me be.
- Doch still, mich dünkt, ich wittre Morgenluft: kurz lass mich sein.