Definition of mi̇nor in English Turkish dictionary
- minority
- azınlık
Keşke Tatoeba'da daha fazla azınlık dilleri olsa.
- I wish there were more minority languages in Tatoeba.
Kadınlar bir azınlık değildir.
- Women are not a minority.
- minor
- {i} küçük
Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.
- It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
Giremezsin, çünkü sen bir küçüksün.
- Because you're a minor, you can't enter.
- minor
- {s} ikincil
- minor
- yardımcı
- minor
- {i} üniversitede ikinci branş
- minor
- ikinci derecede olan
- minor
- (İnşaat) azınlık
Keşke Tatoeba'da daha fazla azınlık dilleri olsa.
- I wish there were more minority languages in Tatoeba.
Kadınlar bir azınlık değildir.
- Women are not a minority.
- minor
- ufak
Tom ufak yaralar aldı.
- Tom received minor injuries.
Sergi ufak bir skandala neden oldu.
- The exhibition caused a minor scandal.
- minor
- (Ticaret) daha önemsiz
- minor
- (Bilgisayar) altbelirten
- minor
- küçümen
- minor
- (Kanun) rüşte ermemiş
- minor
- az
- minor
- minör
- minor
- ergin olmayan çocuk
- minor
- daha küçük
- minor
- daha az
- minor
- önemsiz
Önemsiz konularda her zaman endişe eder.
- He always worries about minor points.
Tom'un yaralaları önemsiz sayılır.
- Tom's injuries are considered minor.
- minor
- üniversitede ikinci branşa ait
- minor
- kücük
- minor
- rüştünü ispat etmemiş kimse
- minor
- rüştünü ispat etmemiş
- minor
- {s} reşit olmayan
Almanya'da 18 yaşından küçükseniz reşit olmayan bir kimsesinizdir.
- In Germany you're a minor if you're younger than 18 years old.
Reşit olmayan birinin refahını tehlikeye düşürdüğünüz için tutuklusunuz.
- You're under arrest for endangering the welfare of a minor.
- minor
- önemi az
- minor
- {i} (üniversitede) yardımcı branş. 3
- minor
- (Tıp) Küçük (Parvus'un komparatif şekli), minoris
- minor
- azınlığa ait
- minor
- {s} ikinci derecede
- minor
- {i} reşit olmayan kimse
Tom'un çalıştığı bar reşit olmayan kimselere alkollü içki sattığı için ruhsatını kaybetti.
- The bar where Tom works lost its license because they had been selling alcoholic drinks to minors.
- minor
- küçük, önemsiz ikincil
- minor
- {s} müz. minör
- minor
- yarım derece
- minor party
- (Politika, Siyaset) azınlık partisi
- minor premise
- küçük terim
- minor term
- küçük terim
- minor variation
- (Tıp) küçük değişiklik
- minor key
- minör anahtarı
- minor league
- ikinci lig
- minor planet
- küçük gezegen
- minor premise
- küçük önerme
- minor arch
- küçük kemer
- minor axis
- küçük eksen
- minor doomsday
- Küçük kıyamet
- minor lobe
- küçük kulak
- minor of
- ve küçük
- minor premise
- man. küçük önerme
- minor third
- küçük üçüncü
- minor version
- (Bilgisayar) Alt sürüm, ikincil sürüm
- minor ınjury
- Hayatı önem arzetmeyen, küçük yaralanma
- minor activity
- (Askeri) TALİ FAALİYET: Bir tesisin içinde veya dışında bulunabilen levazım askeri yiyecek mağazaları (sales commissaries) veya ordudonatım atölyeleri (ordnance shops) gibi, yaptığı iş bakımından, esas faaliyete kıyasla küçük olan faaliyetler
- minor asian
- küçük asyalı
- minor axis ol ellipse
- elipsin küçük çapı
- minor axis ol ellipse
- elipsin küçük ekseni
- minor bend
- (Fizik) küçük dirsek
- minor coin
- (Ticaret) madeni para
- minor collections
- azınlık koleksiyonları
- minor control
- (Askeri) KÜÇÜK NİRENGİ: Bak. "Photogrammetric control"
- minor control
- (Askeri) küçük nirengi
- minor damage
- (Ticaret) önemsiz hasar
- minor difference
- küçük fark
- minor exchange
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) tali telefon santralı
- minor faults
- küçük arızalar
- minor font
- (Bilgisayar) ikincil yazı tipi
- minor grid lines
- İkincil Kılavuz Çizgileri
- minor gridlines
- (Bilgisayar) ikincil kılavuz çizgileri
- minor in
- ikinci branş olarak almak
- minor innovation
- (Ticaret) ikinci derecede yenilik
- minor joint exercise
- (Askeri) küçük müşterek tatbikat
- minor joint exercises
- (Askeri) KÜÇÜK MÜŞTEREK TATBİKAT: Bak. "joint exercise"
- minor league
- spor ikinci lig
- minor matrix
- (Matematik) minör matris
- minor matrix
- (Bilgisayar,Matematik) küçümen matris
- minor matrix
- kucumen matris
- minor matrix
- (Matematik) küçümen dizey
- minor medical assemblage
- (Askeri) MÜTEFERRİK SEFERİ SIHHİ MALZEME GRUBU: Denizaşırı sevkiyat kodları tahsis edilmiş, kutu ve sandık gibi sıhhi ikmal maddeleri ve teçhizat topluluğu
- minor offense
- hafif suç
- minor port
- (Askeri) KÜÇÜK LİMAN: Yalnızca kıyı tekneleri ve layterlerden yük boşaltacak tesisleri bulunan bir liman. Ayrıca bakınız: "port"
- minor port
- (Askeri) küçük liman
- minor premise
- man. küçük terim
- minor premiss
- (Felsefe) küçük önerme
- minor principal stress
- minimum asal gerilme
- minor repair
- (Askeri) KÜÇÜK ONARIM: Genel olarak, büyük sökme işleri yapılmadan, malzemenin kısa zamanda tekrar çalışır duruma gelmesine imkan veren, bir iki alet kullanmak suretiyle ve pek az malzeme ile hiç malzemeye lüzum kalmadan yapılabilen ve genellikle, malzemenin, onarım için geri kademelere gönderilmesini gerektirmeyen onarım işleri
- minor repair
- (Askeri) küçük onarım
- minor repair
- (Askeri) küçük tamirat
- minor road
- ikincil yol
- minor scale
- (Muzik) minör gam
- minor scale
- müz. minör gam
- minor secondary item
- (Askeri) İKİNCİ DERECE TALİ MADDE: Birinci derecede madde veya ikinci derecede ana madde olarak sınıflandırılmış bir madde
- minor secondary item
- (Askeri) ikinci derece madde
- minor sentence
- (Dilbilim) ikincil tümce
- minor tactics
- (Askeri) KÜÇÜK TAKTİK: Ufak kuvvetlerin veya yalnız bir sınıftan teşekkül eden kuvvetlerin taktiği
- minor tactics
- (Askeri) küçük taktik
- minor term
- man. küçük terim
- minor tranquillizers
- (Pisikoloji, Ruhbilim) hafif trankilizanlar
- minor unit
- İkincil Birim
- minor work project
- (Askeri) dar kapsamlı iş projeleri
- minor
- ergin olmayan kimse
- minority
- {i} azlık
- minority
- {i} reşit olmama
- minority
- küçüklük/azınlık
- minority
- ergin olmama
- Asia Minor
- Anadolu
- G minor
- sol minor
- canis minor
- küçükköpek
- leo minor
- küçükaslan takımyıldızı
- pelvis minor
- küçük pelvis
- flat minor
- küçük daire
- minor
- küçük çaplı
- minorities
- azınlıklar
Etnik azınlıklara karşı hoşgörülü müsünüz?
- Are you tolerant towards ethnic minorities?
Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.
- The new law will deprive religious minorities of their right to vote.
- tool minor cutting edge angle
- (Mühendislik) yan bileme acısı
- undergraduate minor program
- Yan dal programı: Üniversitelerde uygulanan, lisans eğitimini tamamlarken aynı zamanda başka bölümden ders alıp, o bölümüle ilgili sertifikaya sahip olmanız
Yan dal eğitimimi eczacılık fakültesinde tamamladım.
- Ursa Minor
- küçükayı [astr.]
- justo minor
- (Tıp) Normalden veya mutatdan küçük
- major and minor caruncles
- (Anatomi) büyük ve küçük etçikler
- principal minor
- asal altbelirten
- principal minor
- (Matematik) esas minör
- the minor prophets
- son oniki yazar (İncil)
- undergraduate minor
- (Eğitim) yan alan