mezarsız

listen to the pronunciation of mezarsız
Turkish - English
graveless
{a} having no grave, unburied
Without a grave; unburied
{s} having no grave
mezar
grave

They buried him in his grave. - Onlar onu mezarına gömdüler.

He is digging his own grave. - O, kendi mezarını kazıyor.

mezar
tomb

There was only a simple white cross to mark the soldier's tomb. - Askerin mezarını işaretlemek için yalnızca basit bir beyaz haç vardı.

When their leader died, they placed his body in a large tomb. - Liderleri öldüğünde, onun vücudunu büyük bir mezara yerleştirdiler.

mezar
{i} vault
mezar
gravestone
mezar
sepulchre
mezar
rest
mezar
burial place
mezar
sepulcher
mezar
bed
mezar
grave, tomb, sepulchre, sepulcher
mezar
burying
Turkish - Turkish

Definition of mezarsız in Turkish Turkish dictionary

MEZAR
(Osmanlı Dönemi) Ziyaret yeri. Ziyaretgâh
MEZAR
(Osmanlı Dönemi) Mezar. Kabir. Ölünün gömüldüğü yer. Makber
Mezar
(Osmanlı Dönemi) TENGNA
mezar
"ziyaret yeri, ziyaret edilen yer" Ölünün gömülü olduğu yer, kabir, sin, makber, gömüt
mezar
Ölünün gömülü olduğu yer, kabir, sin, makber, gömüt: "Mezar, tabuta yakın yerdeymiş ve cenaze dilencilerle kalabalıklaşmıştı."- M. Ş. Esendal