We have little money available for the research.
- Araştırma için mevcut az paramız var.
The only room available is a double.
- Mevcut tek oda iki kişiliktir.
They lost faith in the existing system.
- Mevcut sisteme inançlarını kaybettiler.
The existing law concerning car accidents requires amending.
- Araba kazaları ile ilgili mevcut yasa değişiklikler gerektirir.
Our present house is too small, so we decided to move.
- Mevcut evimiz çok küçük, bu nedenle taşınmaya karar verdik.
Not all those students are present.
- Bütün öğrenciler mevcut değiller.
The current political situation is not very stable.
- Mevcut siyasi durum çok istikrarlı değil.
Two copies of the current agreement were printed and will be signed by the two sides.
- Mevcut anlaşmanın iki kopyası basıldı ve iki taraf tarafından imzalanacak.
The chakras are constantly spinning. If they weren't, the physical body couldn't exist.
- Çakralar sürekli dönüyor. Eğer olmasalar, fiziksel beden mevcut olamazdı.
One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store.
- iPad hakkında hoşlanmadığım tek şey Apple'ın Uygulama Mağazasında mevcut olmayan uygulamaları kolaylıkla kuramamandır.
This bag is not available in any store.
- Bu çanta herhangi bir mağazada mevcut değildir.