mevcutlar

listen to the pronunciation of mevcutlar
Turkish - English
assets
(Askeri) holdings
mevcut
available

We have little money available for the research. - Araştırma için mevcut az paramız var.

The only room available is a double. - Mevcut tek oda iki kişiliktir.

mevcut
existing

They lost faith in the existing system. - Mevcut sisteme inançlarını kaybettiler.

The existing law concerning car accidents requires amending. - Araba kazaları ile ilgili mevcut yasa değişiklikler gerektirir.

mevcut
present

Our present house is too small, so we decided to move. - Mevcut evimiz çok küçük, bu nedenle taşınmaya karar verdik.

Not all those students are present. - Bütün öğrenciler mevcut değiller.

mevcut
(Teknik,Ticaret) current

The current political situation is not very stable. - Mevcut siyasi durum çok istikrarlı değil.

Two copies of the current agreement were printed and will be signed by the two sides. - Mevcut anlaşmanın iki kopyası basıldı ve iki taraf tarafından imzalanacak.

mevcut
{s} actual
mevcut
substantial
mevcut
{s} physical

The chakras are constantly spinning. If they weren't, the physical body couldn't exist. - Çakralar sürekli dönüyor. Eğer olmasalar, fiziksel beden mevcut olamazdı.

mevcut
existed
mevcut
{s} existent
mevcut
exiting
mevcut
on hand
mevcut
(Ticaret) in stock
mevcut
obtainable
mevcut
in store
mevcut
turnout
mevcut
going
mevcut
in being
mevcut
{s} extant
mevcut
supply
mevcut
attendant
mevcut
visible
mevcut
stock
mevcut
existing; extant; present
mevcut
in hand
mevcut
those present, the number present; (Askeriye) the strength (of a unit), the number of personnel (on a unit's muster roll)
mevcut
the amount (of something) on hand; supply; stock
mevcut
total
mevcut
store

One thing I don't like about the iPad is that you can't easily install apps that aren't available through Apple's App Store. - iPad hakkında hoşlanmadığım tek şey Apple'ın Uygulama Mağazasında mevcut olmayan uygulamaları kolaylıkla kuramamandır.

This bag is not available in any store. - Bu çanta herhangi bir mağazada mevcut değildir.

mevcut
present; existing; available; in stock; the number present; stock, supply
mevcut
total number of attendance
mevcut
(yoklama) adsum
mevcut
prevalent
mevcut
subsistence
Turkish - Turkish

Definition of mevcutlar in Turkish Turkish dictionary

mevcut
Var olan, bulunan
mevcut
Bir topluluğu oluşturan bireylerin tümü
mevcut
Var olan, bulunan: "Gerçi, bir nevi karaborsa mevcuttu ama, bundan faydalanmak hem alan, hem satan için hayli tehlikeli idi."- Y. K. Karaosmanoğlu
mevcutlar
Favorites