Don't worry. They will be supervised.
- Sen merak etme. Başlarında nezaretçi bulunacak.
Don't worry. This won't happen again.
- Merak etme. Bu bir daha olmayacak.
Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.
- Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.
He has always had a great curiosity about the world.
- Onun her zaman, dünya hakkında büyük bir merakı oldu.
I sometimes wonder if I am a girl.
- Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
He will be wondering what we are doing.
- Ne yaptığımızı merak ediyor olacak.
I am fond of Australian food.
- Avusturalya yemeklerine çok meraklıyımdır.
My sister is fond of music.
- Kız kardeşim müziğe meraklıdır.
I have no special talents. I am only passionately curious.
- Ben özel yetenekleri yok. Ben sadece tutkuyla meraklıyım.
She wondered how his lips would taste.
- O, dudaklarının nasıl tat alacağını merak ediyordu.
She wondered what his lips would taste like.
- O, onun dudaklarının nasıl tad alacağını merak ediyordu?
Tom wondered why many people in America think that baseball is more interesting to watch than soccer.
- Tom Amerika'daki birçok insanın niçin beyzbolun futboldan daha ilginç olduğunu düşündüklerini merak etti.
Piotr is interested in soccer.
- Piotr futbola meraklıdır.
Tom is a model railroad hobbyist.
- Tom model demiryolu meraklısı.
Tom calls himself a hobbyist.
- Tom kendine meraklı diyor.
Fadil became interested in Islam.
- Fadıl, İslam'a merak sardı.
Your friends are really concerned about your health.
- Arkadaşların senin sağlığını gerçekten merak ediyorlar.
I wonder if you have ever really cared for me.
- Beni gerçekten sevip sevmediğini merak ediyorum.
I wonder if Tom and I can take care of ourselves.
- Tom ve benim kendimize bakabilip bakamayacağımızı merak ediyorum.
He has a great fancy for travelling.
- Onun seyahat için büyük bir merakı var.
I am curious about Japanese culture.
- Japon kültürünü merak ediyorum.
Tom can't help wondering whether he would have been better off if he had gone to college.
- Tom üniversiteye gitseydi daha varlıklı olup olmayacağını merak etmekten kendini alamıyor.
To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
- Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
Don't worry. This won't happen again.
- Merak etme. Bu bir daha olmayacak.
Don't worry. They will be supervised.
- Sen merak etme. Başlarında nezaretçi bulunacak.
I can't help wondering about what Tom might be doing.
- Tom'un ne yapıyor olabileceğini merak etmemek elimde değil.
I still can't help wondering what happened to Tom.
- Hala Tom'a ne olduğunu merak etmekten kendimi alamıyorum.
You'll find this intriguing.
- Bunu merak uyandırıcı bulacaksın.
I find Tom intriguing.
- Tom'u merak uyandırıcı buluyorum.