Arapça çalışmak istiyorum.
- I would like to study Arabic.
O kadar çok televizyon izlemeseydi, çalışmak için daha fazla zamanı olurdu.
- If he did not watch so much television, he would have more time for study.
Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.
- He often shuts himself up in the study and writes things like this.
Çalışma odasında bir sürü kitap var.
- There are plenty of books in his study.
Çok çalışmalısın ve çok şey öğrenmelisin.
- You must study hard and learn many things.
Tom Fransızca öğrenme niyetiyle Fransaya geldi.
- Tom came to France with the intention of studying French.
Tom yaşamını bu olguyu incelemeye adamış.
- Tom devoted his life to the study of this phenomenon.
Biz Japon tarihini incelemek için müzeye gittik.
- We went to the museum to study Japanese history.
Çalışma yapmak için çok yorgunum.
- I'm too tired to do study.
İngilizce öğrenmek için Amerika'ya gitti.
- He went to America to study English.
Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
- Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.